Dünya’da ve Türkiye’de 1 Mayıs

Türkiye işçi sınıfı da, dünyadaki ve bölgedeki gelişmeler ile birlikte girdi 1 Mayısa. Bu 1 Mayısta Türkiye işçi sınıfının gündeminde ücretlerin düşüklüğü, yoksullaşma, sendikasızlaştırma, ağır sömürü koşulları ile birlikte Demokrasi, hak, hukuk, adalet anlayışı hemen hemen tüm ülkedeki 1 Mayıs’a damgasını vurdu. Hem bölgesel gelişmeler, hem de kaynak dağılımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle ülke siyasetine doğrudan müdahale etmek isteyen emperyalist güçlerin talepleri ile AKP’nin yaslandığı güçlerin çıkarlarının bir noktada kesişmesi, ülke siyasetinde bir dizi düzenlemenin zeminini hazırlıyor. İşçi sınıfına yönelik saldırıda ve ülkenin uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi konusunda, düzenlemenin tarafları anlaşma içindedir.

Dünya’da ve Türkiye’de 1 Mayıs

Dünya’da ve Türkiye’de 1 Mayıs

İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma, mücadele günü 1 Mayıs, bu yıl da sınıf mücadelesinin dünya çapında keskinleştiği bir döneme rast geldi. Emperyalizmin içinde bulunduğu kriz, saldırganlığını artırmaktadır. 2025 yılı ile birlikte dünya savaşı tehditleri giderek artıyor. Filistin halkına yönelik soykırım, Suriye’de selefi cihatcı grupların iktidarı getirilmesi, Trump’ın  Ukrayna’nın paylaşımı için Putin ile yaptığı pazarlıklar, Çin’e karşı savaş hazırlıkları ve dünyada gelişen şovenizm, yaşanan göçmen karşıtlığı 1 Mayıs koşullarını belirledi.

Kapitalizm her ülkenin ve bütün dünyanın işçi sınıflarının birliğiyle, ortak mücadelesiyle yok edilecektir. Bu görev ve mücadele işçi sınıfının dünya ölçeğinde komünist partisi olan komünist enternasyonal ve onun ulusal seksiyonları olan komünist partileri olmadan başarılamaz.

Keskinleşen çelişkiler, savaş, emperyalist ülkelerin kendi içinden başlayarak hakların, özgürlüklerin sınırlandırılması doğrultusunda atılan adımlar, Filistin ve Suriye halklarının şahsında dünya halklarına silah gücüyle, ateş ve ölümle boyun eğmenin dayatılması, tırmanan işsizleşme, yoksullaşma, örgütsüzleşme, sendikasızlaşma ve diğer çalışma koşullarına ilişkin hak kayıpları, ağırlaşan mücadele koşullarının habercisi ve göstergesidir.

Bu koşullar, bir yandan işçi sınıfının, sosyalizmin, dünya çapında yaşamakta olduğu yenilgi koşullarıdır; emperyalistlerin bundan yararlanarak kendi çıkarlarını dünya halklarına daha da fazla dayatmakta oldukları koşullardır. Diğer yandan da kapitalizmin uzun bir dönemdir ilk defa bütün emperyalist odaklar açısından eşzamanlı krizinin gündemde olduğu koşullardır. Kriz içerisinde emperyalist sermaye, sömürüyü, baskıyı, saldırıyı artırmaya yönelirken aynı zamanda emperyalistlerin kendi aralarındaki rekabet, çelişkiler de keskinleşmektedir.

ABD, AB ve Japonya olarak çevreleri ile birlikte üç emperyalist odak arasında keskinleşen çelişkiler savaş ortamını geliştirirken enerji ve hammadde kaynaklarının yeniden paylaşılması, el konulması doğrultusunda yerel savaşlar dünya savaşına giden yolun adımlarını döşemektedir. Emperyalist devletler, kendi aralarındaki çelişkileri giderek derinleştirmek pahasına ekonomik krizlerini aşmaya çalışmakta; bu da emperyalist rekabetin bütün dünya üzerinde bir savaş ortamı yaratması, savaş koşullarına dayanarak işçi sınıfı ve emekçi halkların üzerinde terör estirilmesi, böylece kazanılmış bütün hakların bir bir geri alınmaya çalışılması anlamını taşımaktadır.

Dünya’da ve Türkiye’de 1 Mayıs

Ve her şeye rağmen dünya, emperyalist saldırılara, krizlere ve yoksullaşmaya karşı kitlesel olarak meydanlarda idi...Dünya genelinde milyonlarca işçi iyileştirilmiş ücretler ve çalışma koşulları talebiyle sokaklara dökülürken, ABD Başkanı Trump’ın uygulamaya koyduğu yeni gümrük tarifelerinin yaratacağı işsizlik korkusu özellikle Asya’daki kutlamalara damgasını vurdu.

Emek ve Dayanışma Günü, bu yıl da dünya genelinde milyonlarca işçiyi sokaklara döktü. İşçiler, iyileştirilmiş ücretler, insanca çalışma koşulları, sosyal güvenlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve demokratik hakların korunması gibi taleplerle meydanları doldurdu. Avrupa’da sendikalar, aşırı sağa karşı mücadele çağrısı yaparken; İspanya’da çalışma saatlerinin azaltılması, Almanya’da sosyal güvencelerin güçlendirilmesi, İtalya’da ise asgari ücret yasası talebi öne çıktı.

Asya ülkelerinde ise dikkatler ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifeleri politikalarına ve bunun istihdam üzerindeki olası etkilerine çevrildi. Japonya’dan Tayvan’a kadar birçok kentte protestocular, küresel ekonomik istikrarsızlık, düşük ücretler ve işten çıkarmalara karşı seslerini yükseltti. 

Türkiye’de ise 1 Mayıs, hem işçi hakları hem de demokrasi talebiyle kutlandı. İstanbul’da muhalefetin sembol ismi, İBB'nin tutuklu Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu protestoların odak noktasındaydı. İstanbul’da 1 Mayıs beklenenden kitlesel ve coşkulu geçti. Bu yılki 1 Mayıs, son yılların en kitlesel genç katılımlı 1 Mayıs’ı olarak öne çıktı. Üniversite gençliği taksimi zorladı. Bu kitlesellik ve coşku, sendikalardan ve güç kaybettikleri gözlenen reformist partilerden değil, devrimci grupların, beyaz bayraklara, flamalara karşın kızıl bayrakları, flamaları ve kitlesellikleriyle alanda daha yoğun katılımı gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanıyordu.

 Bu yıl 1 Mayıs kutlamaları Diyarbakır, Van, Urfa ve bir çok kürt ilinde yaygın ve kitlesel olarak kutlandı. Kürt halkının demokrasi, barış ve özgürlük talepleri öne çıktı.İşçi sınıfına yönelik saldırıların, savaş koşullarında artarak sürdürüldüğünü biliyoruz. Bu savaşın bölge halklarına ve işçi sınıfına aynı baskıcı uygulamaları ve hak kayıplarını yaşattığını ve yaşatacağını da! Savaştan en çok etkilenenlerden olan Kürt Halkının, yine savaş koşullarında bütün haklarına saldırılan Türkiye işçi sınıfı ile farklı biçimlerde de olsa aynı olumsuz şartlara mahkum edilmeye çalışıldığı ve bu nedenle, işçi sınıfı ile Kürt Halkının çıkarlarının ortaklığının vurgulanması gerektiği, bir kez daha bilince çıkarılmalıdır.

Artan emperyalist saldırı, buna karşı muhalefeti de getirmektedir. Bu 1 Mayıs tüm dünyada önceki yıllara göre daha kitlesel ve coşkuluydu ama emperyalist savaş karşıtı eylemliliklerdeki kitleselliği yakalayamadı. Kitleselliği yakalayamadı ama nitelik olarak önceki yılları aştığı gözlendi. Bu yılki kutlamalara nitelik katan, emperyalist savaş karşıtlığı ve sermayenin reform adı altındaki sınıfa yönelik saldırılarına karşı, işçi sınıfının kararlı ve net duruş eğiliminin güçlenmesiydi.

Dünya’da ve Türkiye’de 1 Mayıs

Türkiye’de 1 Mayıs Coşkusu

Türkiye işçi sınıfı da, dünyadaki ve bölgedeki gelişmeler ile birlikte girdi 1 Mayısa. Bu 1 Mayısta Türkiye işçi sınıfının gündeminde ücretlerin düşüklüğü, yoksullaşma, sendikasızlaştırma, ağır sömürü koşulları ile birlikte Demokrasi, hak, hukuk, adalet anlayışı hemen hemen tüm ülkedeki 1 Mayıs’a damgasını vurdu. Hem bölgesel gelişmeler, hem de kaynak dağılımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle ülke siyasetine doğrudan müdahale etmek isteyen emperyalist güçlerin talepleri ile AKP’nin yaslandığı güçlerin çıkarlarının bir noktada kesişmesi, ülke siyasetinde bir dizi düzenlemenin zeminini hazırlıyor. İşçi sınıfına yönelik saldırıda ve ülkenin uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi konusunda, düzenlemenin tarafları anlaşma içindedir.

AKP iktidarının ikili karakteri, emperyalist merkezlerin politikalarını uygularken önüne engeller çıkarıyor. AKP politika ve uygulamaları ve yasa değişiklikleri, ulus devleti savunma iddiasındaki kesimler tarafından, siyasal islamın laik devlete saldırısı olarak nitelenmektedir. Bu ise sorunu çarpıtmakta, işçi sınıfı hareketinin, demokrasi mücadelesinin hedeflerini bulanıklaştırmaktadır. Ulusalcı bir nitelik taşıyan bu yaklaşım, işçi sınıfı hareketini, toplumsal muhalefeti, egemenler arası çekişmede bir tarafın destekçisi haline getirmek anlamına gelir. İşçi sınıfının ihtiyacı ise, kendi bağımsız mücadelesini yükseltmektir. Özelleştirmelere, taşeronlaştırmalara, kuralsızlaştırmalara, sendikasızlaştırmalara karşı mücadelede varolan devlet yapısından ya da onu savunan güç ve politikalardan medet umulamaz. Varolan yapı da burjuva devletidir, emperyalizm ve işbirlikçilerinin çıkarlarının savunucusudur. Kurtuluş, işçi sınıfının kendi gücüne dayanmasından, bunu ileri sürmesinden geçer.

Sorunların üst üste bindiği, çok yönlü mücadele ihtiyacının yakıcılaştığı Türkiye’de, 1 Mayısta, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok il ve merkezde yaygın ve kitlesel gösteriler yapıldı. İstanbul Kadıköy’de DİSK,KESK, TMMOB ve TTB’nin öncülüğünde düzenlenen mitinge soğuk ve yağışlı havaya rağmen on binlerce işçi katıldı.Türk-İş, İstanbul Kartal’da 1 Mayıs mitingi gerçekleştirdi. Türk-İş’e bağlı sendikalara üye on binin üzerinde işçi, “vergide adalet” ve “insanca yaşamaya yeten ücret” talepleriyle İstMarina önünden 1 Mayıs alanına yürüdü. Sendika ağaları ve sınıf işbirlikçilerinin işçi kitlesini 1 Mayıstan uzak tutma gayretlerine rağmen, işçilerin katılımı önceki senelerin altına düşmemiş, nispeten daha kalabalık bir işçi kitlesi mitingde yer almıştır. Gelenekleri itibariyle 1 Mayısı önemseyen DİSK ve KESK azalan güçleri oranında katılım sağlamaya çalışırken Türk-İş ve Hak-İş sendika olmanın zorunluluğuyla yer aldıkları 1 Mayıs alanında, bir çok ilde temsili katılımı ve kitlesini alandan uzak tutmayı tercih etti. İstanbul’da 1 Mayıs beklenenden kitlesel ve coşkulu geçti. 

Ankara 1 Mayıs’ı tarihinin en parçalı ve bölünmüş günlerinden birini yaşadı.Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde Türk-İş’in yaptığı basın açıklamasına Tes-İş, Harb-İş, Türk Metal, Yol-İş ve Tüm TİS şubelerinden yaklaşık 300 kişi katıldı. İşçiler burada “vergide adalet, insanca yaşayacak ücret ve insanca çalışma koşulları” taleplerini sloganlarla dile getirdiler.  Memur-Sen Anıtpark’ta, Kamu-Sen Kolej Meydanı’nda miting için toplandı.

Dünya’da ve Türkiye’de 1 MayısDİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği miting için ise Ankaralı işçi ve emekçiler AKM Metro çıkışında buluşarak Tandoğan Meydanı'na yürüdüler. Türk-İş’in düzenlediği basın açıklamasından sonra TÜMTİS, Yol-İş’in 1 ve 3 nolu şubeleri Tandoğan Meydanı’ndaki mitinge geçtiler. Önceki 1 Mayıslarda DİSK’in en yüksek katılımı sağlayan Genel-İş Sendikası, bu yıl işyerlerinde 1 Mayıs çalışması yapmadı. Çankaya Belediyesi CANPAŞ’ta işçinin iradesi alınmadan imzalanan sözleşmeye duyulan tepki nedeniyle düşük katılım sağladı.

Türk-İş’e bağlı sendikalardan Tez-Koop-İş, TÜMTİS, Basın-İş ve Yol-İş sendikalarının Ankara şubelerinin katıldığı kortejde ise Yol-İş üyesi işçiler, “Taşeron işçilerine kadro yoksa 3 çocuk da yok”, “Çocuklarımız eşit büyümek istiyor” dövizleri ile iktidarın  "aile yılı" na alandan yanıt verdi.

Bu yılki 1 Mayıs, son yılların en kitlesel genç katılımlı 1 Mayıs’ı olarak öne çıktı. Üniversite gençliği, başta ODTÜ, Hacettepe ve Ankara Üniversitesi olmak üzere coşkulu bir şekilde alana katıldı. Ayrıca bu yıl özel üniversitelerden de pankart açmayan okul kalmadı.

Gençliğin taleplerinde iki temel unsur öne çıktı: Kendi bilimsel ve demokratik üniversite talepleri ile birlikte, baskı ve sömürü düzenine karşı duydukları öfkeyi, işçi sınıfı mücadelesine olan inançlarıyla birlikte alana taşımaları. “Katlettiğiniz işçiler yalnız değildir” yazılı Nourtani fotoğraflı dövizler, “Özerk üniversite, bilimsel eğitim, eşit ve özgür bir gelecek için; sömürü ve baskıya karşı işçi gençlik omuz omuza” ve “Ne patron ne sermaye, işçi gençlik el ele” pankartlarıyla binlerce genç yürüdü.

 Sendika ağaları ve sınıf işbirlikçilerinin varlığına rağmen, tabandan yükselebilecek sınıf eylemliliklerinin habercisi sayılması gereken bu kitlesellik ve coşku proletarya sosyalistleri tarafından doğru değerlendirilmelidir. Saldırının kapsam ve genişliği, ülkedeki bütün sınıfsal denge ve ilişkileri altüst edecek, milyonları açlık, sefalet ve işsizlikle karşı karşıya bırakacaktır. Halen sürmekte olan bu gelişmenin derinleşmesi, proletarya sosyalistlerinin önündeki temel görev olan, işçi sınıfının öncü partisini yaratmayı, daha acil bir görev olarak algılamamızı sağlamalıdır. Üretimsizlik, işsizlik ve sefaletle baş başa kalacak olan işçi sınıfı, şimdiki mevzilerini korumak ve bunlar üzerinden kendi saldırısını geliştirmek zorundadır. Bu zorunluluğun getirdiği sorumluluk, kapitalizmi ortadan kaldıracak gerçek güç işçi sınıfının öncülerinin, komünistlerin omzundadır.

Tek tek her ülkenin ve bütün dünyanın işçi sınıflarının birliğiyle, dayanışmasıyla, mücadelesiyle yok edilecektir kapitalizm. İşçi sınıfları komünist partileri ve komünist ENTERNASYONAL ile başaracak bu zorlu ve zorunlu görevi.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış