Ekim Devrimi 108 Yaşında

"Bugün, Türkiye’de veya dünyada, işçiler düşük ücretlerle, köylüler tarım politikalarıyla boğuşurken, Ekim Devrimi bize örgütlenmeyi hatırlatıyor. Ulusların hapishanesi metaforu, Kürt meselesi gibi ulusal sorunlarda yankılanıyor. Devrim, mükemmel değildi ama imkansızı gösterdi: Ezilenler iktidarı alabilir."

Ekim Devrimi 108 Yaşında

Ekim Devrimi, insanlık tarihinin en dönüştürücü olaylarından biri olarak, 1917’de Rusya’yı sarsan bir fırtına gibi patladı. Bugün, 2025’te, bu devrimin 108. yıldönümünü anarken, onun köklerini ve mirasını hatırlamak, günümüz dünyasındaki eşitsizlikler ve sömürü düzenleri karşısında hâlâ ilham verici.

19.  yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Rusya, Avrupa’nın en geri kalmış imparatorluklarından biriydi. Sanayi devrimi, fabrikalarda çalışan işçileri köleleştirirken, kırsalda köylüler feodal toprak sahiplerinin boyunduruğu altında eziliyordu. Fabrika işçileri günde 14-16 saat çalışıp açlık ücretlerine mahkumken, köylüler toprak reformu hayaliyle yaşıyordu. Bu “vahşi sömürü”, Karl Marx’ın kapitalizm eleştirisini somutlaştırıyordu: Sermaye, emeği acımasızca emiyordu.

Dahası, Rusya “ulusların hapishanesi”ydi. Çarlık, Rus olmayan halkları –Ukraynalılar, Polonyalılar, Finliler, Orta Asya ve Kafkas halkları– asimile etmeye veya bastırmaya çalışıyordu. Lenin, bu sistemi “büyük Rus şovenizmi” olarak nitelendirerek, ulusal kurtuluşun sosyalist devrimle iç içe geçmesi gerektiğini savunuyordu. 1914’te patlak veren Birinci Dünya Savaşı, bu çürümüş yapıyı daha da derinleştirdi: Milyonlarca işçi ve köylü cephelerde ölürken, sarayda lüks devam ediyordu.

1917 Şubat Devrimi, Çar II. Nikolay’ı tahttan indirdi ve geçici bir hükümet kurdu. Ancak bu hükümet, savaşı sürdürmek ve toprak reformunu ertelemekle işçilerin ve köylülerin taleplerini karşılamadı. İşte burada Bolşevikler devreye girdi. Vladimir Lenin önderliğinde, “Ekmek, Barış, Toprak” sloganıyla kitleleri mobilize ettiler. İşçiler fabrikaları, köylüler toprakları ele geçirmeye başladı.

Ekim Devrimi, 25 Ekim 1917’de (Julian takvimine göre; Gregoryen’de 7 Kasım) Petrograd’da Kışlık Saray’ın ele geçirilmesiyle zirveye ulaştı. Bolşevikler, Sovyetler (işçi ve asker konseyleri) aracılığıyla iktidarı aldı. Bu, tarihin ilk başarılı sosyalist devrimiydi. İşçiler ve köylüler için vahşi sömürüye son veriliyor, fabrikalar devletleştiriliyor, topraklar köylülere dağıtılıyordu. Ulusların hapishanesine gelince, devrim sonrası Sovyetler Birliği, uluslara kendi kaderini tayin hakkı tanıdı – Finlandiya bağımsızlığını ilan etti, diğer halklar özerk cumhuriyetler kurdu.

Bugün, Türkiye’de veya dünyada, işçiler düşük ücretlerle, köylüler tarım politikalarıyla boğuşurken, Ekim Devrimi bize örgütlenmeyi hatırlatıyor. Ulusların hapishanesi metaforu, Kürt meselesi gibi ulusal sorunlarda yankılanıyor. Devrim, mükemmel değildi ama imkansızı gösterdi: Ezilenler iktidarı alabilir.

  1. yıldönümünde, Ekim Devrimi’ni anmak, geçmişe nostalji değil, geleceğe mücadele çağrısıdır. İşçiler ve köylüler için vahşi sömürü bitmedi; hapishane duvarları hâlâ ayakta. Ama tarih, değişimin mümkün olduğunu kanıtladı.

Haber cemil baran

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir