15 Ekim'de Financial Times'ta çıkan habere göre, "yolsuzluk operasyonları" sonucunda yüzlerce özel şirketin devlet kontrolüne geçmesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nu ülkenin en büyük holdinglerinden birine dönüştürdü. Son dönemdeki operasyonlara ve TMSF'nin yapısına bakarak Financial Times, yaşanan gelişmelere dair, "Kurumsal soruşturmalar ve operasyonlar, önde gelen iş insanlarını tedirgin ederken, bu gelişmelerin neden yaşandığına dair birçok teori ortaya çıktı. Özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığında iktidardaki AKP’nin geçmişte devletin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nu siyasi rakiplerinin varlıklarını ele geçirmek için kullanmış olması dikkat çekiyor" yorumunu yaptı.
Türkiyenin Mali Yapısı Yeniden Yapılandırılıyor mu
Gazete Siyaset Bilimi Yardımcı Doçenti Berk Esen'le yaptığı söyleşide, “AK Parti uzun zamandır TMSF’yi hem ekonomiyi düzenlemek hem de kendisine yakın şirketlere kaynak aktarmak için kullanıyor, diğerlerini ise marjinalleştiriyor” dediğini paylaştı. Esen, hükümetin şimdi “ekonomiyi kimlerin kontrol ettiğini yeniden şekillendirmeye, Türkiye’nin kurumsal yapısını yeniden yapılandırmaya çalışıyor” olabileceğini de ekledi.
TMSF, bilindiği üzere, soruşturma süresince el koyduğu şirketler üzerinde mütevelli olarak görev yapıyor. Fon, şu anda 1056 el konmuş işletmeyi kontrol ediyor; bu sayı bir yıl öncesine göre 700'den daha azdı. Şirketler, Can Holding, Ciner Şirketler Grubu, İstanbul Altın Rafinesi vb. gibi ekonominin medya, finans ve enerji sektörlerinden şirketlerin yanı sıra futbol kulübü ya da değişik vakıflara, belediyelerin iktisadi teşekküllerine kadar geniş bir tuvale yayılıyor.
İktidar Her Tür Yolsuzluğa Savaş mı Açtı yoksa Oynanan Bir Tiyatro mu
CHP üzerindeki baskılara ve Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına dikkat çeken Financial Times'a göre Türkiye’deki işletmeler zaten zorda. Türkiye'de peş peşe gerçekleşen operasyonlara işaret eden gazete şu yorumda da bulundu: "Analistler ve iş dünyası liderleri, soruşturmaların ve varlık ele geçirmelerin en basit açıklamasının, hükümetin seçmen gözünde her türlü yolsuzluğa karşı kararlı olduğunu göstermek olduğunu belirtiyor. İktidarın amacı, Türkiye mahkemelerinin bağımsız olduğunu ve savcıların muhalefeti hukuki işlem için hedef almadığını göstermek. Bu teoriyi destekleyen gelişme, geçen hafta 19 medya ünlüsünün uyuşturucu kullanımı şüphesiyle gözaltına alınması oldu. Bazı analistler bunu 'tiyatro' olarak nitelendirdi ve hükümetin suçluluğu temizleme kararlılığını gösterme amacı taşıdığını öne sürdü. Müzik ve televizyon yıldızları, yapılan testlerin ardından serbest bırakıldı ve bugüne kadar herhangi bir suçlama yapılmadı. Gözaltına alınan isimler arasında Hadise Açıkgöz, Demet Evgar Babatas ve Berrak Tüzünataç gibi isimler bulunuyor"
İş Dünyası Tedirgin mi
Financial Times'ın analistlerle de görüşmelerine göre: Türkiye’nin zor ekonomik durumu, Erdoğan’ın iktidar partisinin 2028’deki başkanlık seçimleri öncesinde patronaj ağlarını finanse etme ihtiyacını artırmış olabilir. İstanbul merkezli danışmanlık firması Global Source Partners analisti Atilla Yesilada, “İş dünyasının sessiz korkusuna işaret ederek: bu korkunun "soruşturmaların ‘temiz eller’ operasyonu olmadığına ve kurumsal sektöre karşı tam kapsamlı bir saldırı olması” endişesine dikkat çekti... Yesilada, Erdoğan’ın amacının “fonları ya doğrudan Hazine’ye TMSF üzerinden aktarmak ya da sermayeyi patronlardan sadık ellere yeniden dağıtmak” olduğunu ifade etti ve ekledi: “Bu baskınların yıllarca rejimi beslemek için devam edebileceğini düşünmekten gerçekten korkuyorum.”
Tasarruf Mevduatı Fonu - TMSF
TMSF, 1983’te Türk banka mevduatlarını korumak amacıyla kuruldu. 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından fonun rolü genişletildi. Darbe girişimi sonrası çok sayıda kamu görevlisi tutuklandı ve on binlerce kişi işten çıkarıldı. Girişimle bağlantılı olduğu düşünülen 1.300’den fazla şirket, Ankara tarafından geçici olarak TMSF’ye devredildi. Fon, bu şirketleri satmak veya varlıklarını tasfiye etmekle görevlendirildi.
TMSF’ye göre, söz konusu şirketlerden 600’den fazlası adli soruşturmalar sonrasında asıl sahiplerine iade edildi. Geriye kalanlar ise eleştirmenlere göre zaman zaman hükümete yakın kişilerce avantajlı fiyatlarla satın alındı. Şubat ayında kabul edilen yeni düzenlemeler, TMSF’nin yasal çerçevesini güçlendirdi. Artık “güçlü suç şüphesi” (ör. kara para aklama) mahkeme tarafından bir şirketin TMSF mütevelli yönetimine alınması için yeterli sayılıyor. Yeni yasadan sonra ele geçirilen ilk büyük şirketlerden biri Papara oldu. Savcılar, şirketin yasa dışı bahis ve kumar faaliyetleri için bir kanal olarak kullanıldığını iddia etti. Geçen hafta yayınlanan iddianamede, elektronik ödeme şirketi kurucusu Ahmed Faruk Karslı için 28 yıl hapis cezası talep edildi. Papara, 1 milyar dolar değerinde bir şirket olarak değerlendiriliyor.
Medya'ya Operasyonlar mı
Son dönem operasyonları, 11 Eylül’de Can Holding’e ait 121 şirketin TMSF’ye devredilmesiyle başladı. Can Holding, büyük medya kuruluşları ve okulları olan ve sigara işinden başlayan bir grup. 10 kişi, aralarında grubun asıl sahibi Kemal Can’ın da bulunduğu kişiler, kaçakçılık, kara para aklama ve vergi kaçakçılığı suçlamalarıyla MASAK raporlarına dayanılarak tutuklandı. Ele geçirilen varlıklar arasında Türkiye’nin son bağımsız yayıncılarından Habertürk Medya da bulunuyor. Şirket, Habertürk ve Bloomberg HT TV kanallarını işletiyor. Üç hafta sonra, 29 Eylül’de soruşturma beklenmedik şekilde Ciner Group’a ait bazı varlıkları da kapsadı. Bu varlıkların, geçen yıl Habertürk'ün Can Holding’e satışıyla bağlantılı dolandırıcılık iddiaları nedeniyle el konulduğu bildirildi. Savcılar, söz konusu satışın kara para aklama faaliyetinin bir parçası olduğundan “güçlü şüpheler” olduğunu belirtti. Regülatörler ise işlemi birkaç ay önce onaylamıştı. Ayrıca Kemal Can, sızdırılan ifade tutanaklarında, medya satışını “üst düzey hükümet yetkililerinin tavsiyesi” üzerine gerçekleştirdiğini söyledi. Ciner, İngiltere merkezli WE Soda dahil olmak üzere cam üretiminde kullanılan ana hammadde soda külü üreticisi şirketleri bünyesinde barındırıyor.
Ve Altın Piyasası
Operasyonlar kapsamında geçen hafta İstanbul Altın Rafinerisi (IGR) ile bağlantılı 21 kişi tutuklandı. Şirket, Türkiye’nin beş büyük sanayi kuruluşundan biri konumunda. Londra Külçe Piyasası Derneği (LBMA) ise geçen hafta bir “olay inceleme süreci” başlattığını ve IGR’den resmi açıklama talep ettiğini duyurdu. Danışmanlık firması Teneo’dan Wolfango Piccoli, “Kimse ne olduğunu bilmiyor gibi görünüyor, ancak yolsuzluk operasyonu birçok soruyu gündeme getiriyor” dedi. Piccoli, bu sorular arasında Can medya anlaşmasının regülatörler tarafından onaylandıktan sonra soruşturma kapsamına alınmasıyla ilgili düzenleyici kalitesi ve TMSF mütevellilerinin bağımsızlığı olduğunu vurguladı. Fonun elinde bu yıl başında TL 328 milyar ($10 milyar) değerinde varlık bulunuyordu.
Erdoğan'ın Mesajı Kime
Piccoli, operasyonların arkasındaki nedenler ne olursa olsun, gerçekleşmiş olmasının tek başına bir mesaj verdiğini söyledi: "Spekülasyon yapacak olursam, Erdoğan bir mesaj gönderiyor. Kimse dokunulamaz değil"
Basından derleme: Financial Times, Oksijen, Global, Bianet
Yorumlar (0)