Doğanın Katledilmesine, Kıyıların Betonlaşmasına İtiraz Ediyoruz

Datça Demokrasi Platformu yarın, 17 Ağustosta Taşlık'ta Doğanın Katledilmesine ve Kıyıların Betonlaşmasına İtiraz Ediyoruz başlığıyla, Datçalılara Taşlık'taki basın açıklaması için bir çağrı yaptı. Çağrıya Muçep Datça Meclisi önce Kargı Koyunu ziyaret ettikten sonra katılacak. Yazıda artık çok yaygınlaşan mevzi imar planlarının sakıncaları, Datça'da (ve Muğla'da) imar planı tadilatı girişimlerine karşı birlikte hareket edilmesi için yürütülen çabaları ve en önemlisi Neden Kargı Koyunda Plan Tadilatına karşı çıkılması gerektiği de çok genel olarak anlatılmakta...

Doğanın Katledilmesine, Kıyıların Betonlaşmasına İtiraz Ediyoruz

20 Haziran 2025 tarihinde, tıpkı Nisan 2021’deki gibi bir cumhurbaşkanlığı kararı ile Kargı Koyunun, bir turizm ve ticaret merkezi olarak, kıyıdaki günübirlik-rekreaktif alanları da dahil ederek, hazineye, kamuya, hepimize ait arazilerin Özelleştirme İdaresi eliyle özelleştirilerek birilerinin yararı için tabiri caizse sermaye edilmesi girişimiyle uyandık. Nitekim çok vakit geçirilmeden 6 Temmuz’da bu parseller için mevzi imar planı değişikliği askıya çıkartıldı. Bu mevzi imar planları, son zamanlarda  yurt genelinde  yaygınlaştıkça yaygınlaşıyor. Kızlan’da, Karaincir’de, Kargı Koyunun diğer parsellerinde… tabiri caizse pıtrak gibi bir sürü mevzi imar planları önümüze getiriliyor.

Bunlar ile ilgili çeşitli haberler yaptık (bkz: https://dayanisma-datca.org/kargi-tepesine-turistik-otel/), Datçalıların yaptığı itirazları haberleştirdik (bkz: https://dayanisma-datca.org/demokrasiyi-de-datcayi-da-savunacagiz/). 

Bir süredir MUÇEP Datça Meclisinde bir grup insan, ekipleşerek, gerek Kargı tepesinde ve gerekse Kızlan’daki bu mevzi imar planları ile ilgili çalışmalar  yapıyor. Bu çalışmaların bir kısmı, imar faaliyetlerinin teknik ve hukuksal altyapısını inceleyerek, açılması muhtemel davalar için hukuki altyapıyı hazırlamak… Avukatlar, hukukçular, mimar ve mühendisler, Datçalılardan oluşan bir grup bu teknik ve hukuki altyapının hazırlanması, dava gerekçelerinin dökülmesi için bir ekip çalışırken, birileri de bu itirazların çoğaltılması için örgütlenme çalışmaları yapmak üzere ekipleşiyor. Tüm bunlar, elden geldiğince tüm Muçeplilere bilgi verilerek, kimse dışarıda bırakılmadan herkesin fikirleri-katkıları alınarak yapılmaya çalışılıyor.  Davacılar-müdahilleri belirlemek ya da olası masraflar için fon oluşturmak için birileri sürekli olarak çalışıp duruyor.

Doğanın Katledilmesine, Kıyıların Betonlaşmasına İtiraz Ediyoruz

Bu çalışmaları sürekli bir araya gelen Koordinasyon Kurulu elinden geldiğince koordine etmeye çalışıyor. Bu mesele sadece “3-5 çevrecinin meselesi” değil, MUÇEP dışında diğer dernek, oda, sendika, parti, platformlardan, kurumlardan da destekler toparlanmaya çalışılıyor. Birlikte dava açmak, dava açanlara müdahil olmak üzere birçok kurumla görüşmeler yapılıyor…

Bir süredir yapılan görüşmelerden sonra,    gelinen son nokta şöyle:

1- Kızlan’da Ka-Ne inşaatın yaptığı inşaata Datça Belediyesi tarafından açılan davaya, MUÇEP Derneği ve Datça’dan vatandaşlar olarak müdahil olunuyor…

2- Kargı Tepesinde ise, hem Datça Belediyesi, hem Büyükşehir Belediyesi, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odaları ile çeşitli kereler görüşüldü. Birlikte dava açmak ya da belediyelerin açtığı davalara müdahil olmak üzere görüşmeler yapıldı. MUÇEP’in de katkılarıyla sıraladığı gerekçeleri de gözeterek Hem Datça ve hem de Büyükşehir Belediyelerinin  dava açması konusunda ilkesel olarak anlaşıldı.
MUÇEP Datça’nın Çalışma Grubunda çalışılan Kargı Tepesi ile ilgili gerekçeleri de çok genel ifadelerle aşağıdaki dipnotta paylaşıyoruz (bkz not 1)…

3- Hukuksal olarak takibin yanı sıra, Datça’daki yerel güçleri büyük ölçüde içinde barındıran Datça Demokrasi Platformu altında da toplumsal itirazların çoğaltılması için çalışılıyor. 15 Temmuz’da Datça Demokrasi Platformunun çağrısı ile bir basın açıklaması için bir araya gelen Datçalılar ilk itirazlarını dillendirmişti. Şimdi yarın 17 Ağustosta, Taşlık Plajında Demokrasi Platformunun çağrısıyla bir kez daha bir araya gelecekler. MUÇEP Datça Meclisi, Demokrasi Platformunun çağrısına, önce Kargı Tepesini ziyaret ettikten sonra katılacak…

Aşağıdaki Notlar için MUÇEP Koordinasyon ve ilgili Çalışma Gruplarına teşekkürü borç biliriz...

Not 1: Hukuksal Olarak Kargı Koyunda Neredeyiz: İmar Planı Değişikliğine Karşı Neden Dava Açmalıyız?

Kargı Koyu’nda 2021 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından çıkartılan mevzi imar planına karşı,  2021 yılı içinde Datça’da ve hatta tüm yurda yayılan yaygın itirazlar ve protestolarla birlikte, Datça sakinleri tarafından da dava süreci de başlatıldı. 

Danıştay 6. Dairesi tarafından atanan uzman bir bilirkişi heyeti tarafından, kıyılar dahil Kargı’daki söz konusu alanda yapılacak yeni yapılaşma faaliyetinin Datça’nın korunması gereken hem kültürel ve hem de doğal özellikleri dolayısıyla sakıncalı olduğunu belirten ve davacılar lehine ders niteliğinde bir bilirkişi raporu hazırlandı. Mahkeme heyeti de adil davranarak, bu bilirkişi raporuna dayanarak verdiği kararla, planı iptal etti.

Bir gecede gerekçesiz olarak kaybedilen dava:

Ancak bir üst mahkeme olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu mevcut bilirkişi raporunu dikkate almadı. Üstelik yöreyle ilgili herhangi bir ikinci keşif / bilirkişi incelemesi de yaptırmadan (yani bilimsel hiçbir gerekçeye dayanmadan)  Danıştayın kararını bozdu ve planı yeni itiraz yollarını da kapatarak onayladı.

Henüz sonuçlanmayan davalar da var:

Bunun üzerine davacılar adına davacılardan biri, konuyu bireysel olarak Anayasa Mahkemesine taşıdı ve hala Anayasa Mahkemesinden başvuruya yanıt bekleniyor.  

Sonrasında Kargı Koyu’nun Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tasarrufunda olmayan geri kalan bölge için de 2021 yılında çıkartılan ve 2023 yılında kesinleşen imar planına karşı da itiraz edildi, itirazlar kabul edilmeyince dava açıldı. Bu dava da henüz, Muğla 4. İdari Mahkemesinde devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığının Haziran 2025’deki son kararına gelince

Son olarak 20 Haziran 2025 tarihinde Özeleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir imar plan değişikliği daha Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylandı ve plan 7 Temmuz 2025 tarihinde askıya çıkarıldı. 2021 yılında 213 /1 numaralı tek parsel için ifraz ve imar uygulama işlemleri yapıldı ve alan 16 ayrı parsele bölündü. Parsellerin 9 tanesi İmar Planı Tadilatı kapsamına alındı… diğerleri ise 1. derece doğal sit ve zeytinlik alanlar içinde olduğu için kapsam dışında bırakıldı.

Bu Plan Değişikliğine karşı çıkmak için çok sayıda neden bulunuyor!

1- 2021’de olduğu gibi Kargı Koyu için birbirinden farklı, ayrı ayrı imar planlarının yapılması, plan bütünlüğü ve şehircilik ilkelerine aykırı düşecektir.  Mevcut planın sınırları içinde belirli küçük bölgeler (mevziler)  için bu tür plan tadilatlarının yapılması, uygulanması düşünülen planın genel ilkeleriyle zaman zaman çatışabilecek, tüm halkın yararını gözetmek yerine, tadil edilen alanın yararlanıcılarını gözeten haksız uygulamalara bile yol açabilecektir.  Özellikle son zamanlarda uygulanması gereken mevcut planlar yerine, aynı bölge içinde birden çok mevzi imar planı değişikliklerine gidilmesi, genel kamu yararı ilkesinin zarar görmesine de yol açmakta, değişiklik yapılan arazi sahipleri ya da yararlanıcılarının kayırıldığı intibaını vermektedir.

Bu bölgede-alanda bir kamu arazisi olarak hazinenin  elindeki arazilerin, koyun sahildeki yapılaşmış kısımlarının takas yoluyla iyileştirilmesi ve halkın kullanımına açılması için bir fırsat olarak kullanılması mümkünken,  alanı  Özelleştirme İdaresi Başkanlığına özele satmak ya da kiralamak üzere devretmek suretiyle kamu yararı bir kez daha göz ardı edilmiş ve  imar bütünlüğü de ortadan kaldırılmıştır.  

 Kıyı özele devredilebilir mi?

2- Bir önceki planda, kıyı çizgisinden itibaren ilk 50 metrede “park” olarak tanımlanan alan, plan değişikliğinde “rekreaktif alan” olarak tanımlanmıştır. Böylelikle yerel yönetimlerin hükmü altında olması gereken park alanları, belediyeden alınmaktadır.

Daha da önemlisi:  “rekreaktif alan” tanımında Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, Rekreaktif Alanları tanımlarken:  “Halkın eğlence ve dinlenme gereksinimlerini karşılamaya dönük, açık olarak düzenlenen oturma ve yemek yerleri, yemek pişirme yerleri, çeşmeler, açık havuzlar, oyun ve açık spor alanları, açık gösteri alanları, yeşil bitki örtüsü ve kıyı yapısının elverdiği yerlerde denize iniş rampaları bulunan kamu ya da özel alanlardır” diye tariflemektedir. Yani Kıyı Kanunda “rekreaktif alan” tanımı bulunmamaktadır  ve “Kıyı ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan, yani sahil şeridinin ilk kısmı, özel mülkiyete konu olamaz.” şartı da bulunmaktadır. Bu bakımdan söz edilen  yönetmeliğin kanuna aykırı olduğu da görülecektir.
Plan notunda yukarıdaki rekreatif alan tanımına “YAYA YÜRÜYÜŞ VE BİSİKLET YOLLARI, PARK, ÇOCUK BAHÇESİ, MEYDAN, TEMATİK BAHÇELER İLE TAKILIP SÖKÜLEBİLİR ELEMANLARLA İNŞA EDİLEN LOKANTA, GAZİNO, ÇAY BAHÇESİ İÇEREN ÖZEL TESİS YAPILMASINA UYGUN ALANLARDIR. YAPILAŞMA KOŞULLARI E:0.03, YENÇOK:4.50 METRE OLACAKTIR.” ibareleri bulunmaktadır. Halbuki Kıyı Kanununun 5. Maddesine göre “(Ek:1/7/1992 - 3830/2 md.) sahil şeritlerinde yapılacak yapılar, kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir…  yani bu alanlar içinde kesinlikle  yapılaşma yasağı vardır. Özetle bu plan değişikliği ile kıyının ilk 50 metresinin hem özel mülk olmasına (bununla birlikte bu alanların satışına), hem de yapılaşmaya imkan tanınmaktadır ve her ikisi kıyı kanuna aykırıdır.

3- Önceki planda “Otel Alanı” olarak tanımlanan bölgeler, yeni planda “Ticaret-Turizm Alanı” olarak belirlenmiştir. Bu tanıma göre “iş merkezleri, yönetim binaları, banka, finans kurumları, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, otoparklar, alışveriş merkezleri, konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler ile lokanta, restoran, gazino, düşün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, sağlık kabini ve muayene gibi ticaret ve hizmetlerine ilişkin yapılar yapılabilir.” Burada oluşacak ticari birimler, Kargı Koyu’nu bir alt merkeze dönüştürecek ve yakın konut alanları için bir cazibe merkezi haline gelecektir. Doğallığını korumuş, yapılaşma olmaması gereken koyda ve ilerisinde insan faaliyetleri ve yapılaşma baskısı iyice artacaktır. Plan değişikliği ile birlikte oluşturulmuş “Sosyal ve Teknik Altyapı Etki Değerlendirme Raporunda” geçen “Söz konusu alana ticaret, turizm v.b. kullanım kararları getirilmesi planlandığından anılan kullanımların alanda ek nüfus getirilmeyeceği görülmektedir” ifadesi de sakattır. Turizm ve ticaretin insansız yapılması mümkün değildir!

4- Otopark düzenlemeleri yetersizdir. 1322 metrekarelik alanda takriben 60-70 araçlık yer öngörülmektedir. Plan notlarında “kullanım alanlarında otopark ihtiyacı otopark yönetmeliğine uygun olacak şekilde ada içerisinde çözülecektir.” ifadesi otopark krizine yol açacaktır. Ada içinde düzenlenecek otopark, belki ancak özel alanın otopark ihtiyacına cevap verecek ama dışarıdan gelecek kamusal otopark ihtiyacını karşılamayacaktır. Fazla yapılaşma olmadan, mevcut kullanımda kıyı şeridinde hali hazır yaşanan otopark sorunları dikkate alınarak, plan genelinde kamuya ait otopark alanları artırılmalıdır.

5- İçme ve kullanma suyu – atık su bertarafı, MUSKİ’nin plan taslağına ilişkin görüş yazısında planlanan alanda su ve kanalizasyon altyapısı olmadığını, alandaki tesislerin kendi sorumluluğunda olan arıtma tesis kurması ve işletmesi veya sızdırmaz foseptik ile atık suyu vidanjör ile atık su bertaraf tesisine taşıması gerektiği belirtilmektedir. Konu plan notuna da aktarılmıştır. Ancak bu günü kurtarmaya yönelik çözüm, Özel Çevre Koruma Bölgesinin şartları ve gelecekteki gereksinimlerine uygun değildir. Yaşanan iklim krizi su kıtlığını derinleştirecektir ve atık suyu çok değerli bir kaynak olarak ele alınması elzemdir. Koyun atık suları bölge dışına taşınmadan ileri arıtma teknikleriyle temizlenip, bölgede sulama suyu olarak kullanması gereklidir.

Haber ibo.a.bo

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış