soyut devlet

iki kişilik ilişkilerde, genellikle ikiliden biri devletleşmek, karar verici olmak ister. uzatmadan, devlet sadece topluma egemen olmaz, toplumu ‘kendinleştirir’. toplum da devlete benzediği oranda devleti onar, onaylar yeniden üretir. heyhat! bu yeniden üretime garip biçimde devlet karşıtları da dahildir. devlete karşı yürüttükleri mücadeleye önderlik edecek kendi küçük devletlerini yaratırlar.

soyut devlet

düşünürler farklı farklı tanımladılar devleti. kimi doğal bir oluşum, kimi toplumsal sözleşme, kimi hukuki bir zorunluk olarak. fakat bütün tanımların ortak tanımı şu olabilir: devlet, siyasi gücün merkezde toplanmasıdır. yani hamisi olduğu toplum, topluluk adına, herkes adına karar veren bir öznedir devlet. aldığı kararların gerekçesini açıklamaz bile ve ondan hesap soracak bir güç de yoktur zaten. ama…
 
…ama böyle bir güç var gibi gösterilir. parlamento, sivil toplum, anayasa, hukuk vb. ne ki işte! devlet hepsinin arkasından dolanır. güvenliği önceleyerek, savaş ve olağanüstü hal düzeniyle kurgusal hesap sorucuları susturur. egemenlik kayıtsız şartsız devletindir böylece. toplum da devletleşerek örgütlenir, kişiler devlet gibi ilişkiler geliştirir. her toplumsal olayın, olgunun tekbir yetkili karar vericisi olur.
 
bunların hiçbiri devlet gibi sınırsız, uhrevi bir güce sahip değildir elbet. devletin küçük karikatürleridirler. gene de jestlerini, tavırlarını, mimiklerini, ses tonlarını devlete benzetir; her şeyi bilen, her duruma vâkıf, popüler bir etki yaratmayı başarırlar. misal tiyatro ve sinemada rejisörler, rejide görev alan diğer elemanlar devlet, devletin kolluk güçleri, devletin hâkimleri savcıları rolüne girerek davranır.
 
iki kişilik ilişkilerde, genellikle ikiliden biri devletleşmek, karar verici olmak ister. uzatmadan, devlet sadece topluma egemen olmaz, toplumu ‘kendinleştirir’. toplum da devlete benzediği oranda devleti onar, onaylar yeniden üretir. heyhat! bu yeniden üretime garip biçimde devlet karşıtları da dahildir. devlete karşı yürüttükleri mücadeleye önderlik edecek kendi küçük devletlerini yaratırlar.
 
devlete karşı mücadeleye devlet olarak başlar ve mücadeleyi on yıllar boyu bu şekilde sürdürürler. söylemde devlete karşıyken eylemde devleti yeniden üretirler. gustav landauer’in lafını hatırlatayım, “devlet, insanların birbiriyle ilişki kurmalarının bir yoludur ve birbirleriyle farklı şekilde ilişki kuran insanlar tarafından ilga edilecektir.” fakat, hâli hazırda ‘devlet karşıtları’ devletin dostu ve muhatabıdır.
 
elbette mevcut devlet karşıtlarının, aynı devlet gibi merkezileşmekte haklı güvenlikçi nedenleri olmalıdır. nedir. sürekli savaş hâlinde oldukları için sürekli bir merkezi karar alma mekanizmasına muhtaçtırlar. birinin, bir komitenin -devlet gibi- kimseye danışmadan, tüm yoldaşlar adına karar alması makuldür. bu mücadelenin kaçınılmaz bir sonucudur. böylece devlet rasyonalize edilir ve yeniden üretilir.
 
dediğim dedik, öğrenciyi, soru soranı azarlayan, soruları anlamayan, anlamak istemeyen o kadar çok akademisyen, sanatçı, bilimci, ukala dümbeleği gördüm ki bunları yazmaya kalksam dünyanın en uzun romanı olur… kıssaca: bir devlet, bir de soyut devlet var. bu iki devletten biri yoksa diğeri olamaz. kırılgan -çünkü demirden- yoldaşlar, içinizdeki soyut devleti çıkarın -çelik gibi- esneyin inşallah.
 
Görsel: Leviathan, Thomes Hobbes, 1651

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış