Saraçhane'de toplanan İstanbul'un farklı üniversitelerinden gelen öğrenciler Beyazıt Meydanı’na doğru sloganlarla yürüdüler. Yürüyüş boyunca polis, "attığınız sloganlar kanunsuzdur" anonsu yaptı. Yürüyüşün ardından öğrenciler miting alanında kürsüden taleplerini dile getirdiler.
Öğrenciler'den "19 Mart Direnişi Manifestosu"
"Dikkat dikkat, öğrenciler konuşuyor. İşlerinden, evlerinden, sokaklardan bizleri izleyen, evlatlarının geleceği için endişelenen tüm Türkiye halkına sesleniyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından öğrenciler olarak 19 Mart Direnişi’nin manifestosunu okuyor, herkesi bu ortak taleplerde buluşmaya davet ediyoruz.
Bizler, doğduğumuz günden beri Erdoğan’ın saray rejiminden başka iktidar görmemiş, yoksulluğun pençesinde varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmış, iş kazalarında can vermiş gençleriz! Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinde, İstanbul Üniversitesi barikatlarından ODTÜ’nün Devrim stadına; Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Anadolu Üniversitesi’ne, onurlu ve özgür bir gelecek için ekonomiden adalete dek her alanda mücadele etmek zorunda kalarak büyüdük.
Bugün ise günlerce AKP’nin zindanlarında tutuklu kalan, sokaklarda işkence gören, tüm karanlığa karşı kampüslerinden meydanlara umudu yeşerten gençler olarak derhal çözülmesi gereken sorunlarımızı buradan dile getiriyoruz!
1- Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
2- Kayyum atanan belediyeler seçilmiş başkanlarına iade edilmelidir.
3- Barışçıl gösteri ve protesto hakkının kullanılmasını anayasaya aykırı şekilde engelleyerek anayasal düzeni ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan; cinsel taciz, cinsel saldırı, eziyet ve işkenceye varan müdahalelerde bulunan polis memurlarıyla, bu emirleri veren başta İstanbul ve Ankara Valileri olmak üzere tüm devlet yetkilileri görevden alınmalıdır.
4- Yalnızca barışçıl eylemlere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlar derhal serbest bırakılmalıdır. Toplanma ve gösteri hakkının kullanılmasına yönelik Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin sağladığı güvencelere aykırı uygulamalara son verilerek hakkın özüne dokunan bütün engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
5- Taksim, Saraçhane, ODTÜ, Kızılay ve Çağlayan başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarda fiili olarak uygulanan toplanma ve gösteri yasaklarına son verilmelidir. Meydanları işgal eden ablukalar ortadan kaldırılmalıdır.
6- Anayasada güvence altına alınan eğitim ve öğrenim hakkına yönelik baskıların sona ermesi; eğitim ve araştırma faaliyetlerinin hiçbir siyasi ya da idari baskı altında kalmaksızın yürütülebildiği ortamın sağlanması elzemdir. Bu bağlamda İstanbul Üniversitesinin aldığı diploma kararlarının iptali, YÖK'ün üniversiteler üzerindeki baskılarının son bulması ve özgür-özerk üniversite taleplerinin kabul edilmesi gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın liseler üzerindeki baskıları son bulmalı, sürgüne gönderilen öğretmenler eski görev yerlerine iade edilmelidir.
7- Günden güne artan kadın cinayetlerinin bize önemini gösterdiği üzere İstanbul Sözleşmesi yeniden uygulanmaya başlamalıdır. Kişilerin özel hayatını hedef alan, kadınların ve LGBTİ+’ların varoluşuna saldıran ayrımcı politikalara son verilmeli, özel yaşam üzerindeki baskılar derhal son bulmalıdır.
8- Depremde evlerini kaybeden Samandağ vatandaşlarına arazileri geri verilmeli, yaşadıkları haksızlıklar konusunda soruşturmalar başlatılmalıdır.
9- Rant ve talan için başlatılan Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmelidir.
10- İstanbul deprem tehdidiyle karşı karşıyayken şehri depreme dayanıklı hale getirmek için çalışması gerektiği halde tutuklu bulunan İBB yetkilileri ve şehir planlamacıları derhal serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir.
11- Bu süreçlerdeki hukuksuz kararları alan ve uygulayan tüm hükümet yetkilileri derhal görevlerini terk etmeli ve adil bir hukuk sistemi kapsamında yargılanmalıdır.
Dile getirdiğimiz sorunlar ve çözümleri nettir. Bu sorunlar çözülene, sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılana kadar sokakları da kampüsleri de meydanları da terk etmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz!
İktidar rejiminin ve yarattıkları siyasi yargı düzeninin halkın gözünde hiçbir bir meşruiyeti kalmadığı açıktır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, hukukun iktidarın araçlarından biri olarak kullanıldığı bu düzende Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olma özelliğini yitirmiştir. Yaratılan bu hukuksuz, baskıcı tek adam rejiminin son bulması için izlenebilecek en onurlu yol, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlar başta olmak üzere tüm sorumluların istifa etmesi ve TBMM’nin erken seçimi derhal gündemine almasıdır!
Türkiye’de yıllardır yaratılan bu korku imparatorluğuna ve bize reva görülen yaşam koşullarına karşı hala sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz. Bu sisteme kaybettiğimiz tüm kadınlar, çocuklar ve emekçiler için sokaklardayız, vazgeçmiyoruz. Bu ülkenin gençleri olarak mahkûm edildiğimiz yoksulluğu, geleceğimizle oyuncak gibi oynandığını, düşünce özgürlüğümüz üzerindeki ambargoyu, anayasal haklarımızı kullanmamızın nasıl engellendiğini görüyoruz.
Bu ülkede kendimize onurlu bir gelecek inşa edebilmek için buradayız.
Bize böyle davranılmasına izin vermeyeceğiz!"
Yorumlar (0)