İnsanın dostunun, arkadaşının, hele ki yoldaşının arkasından konuşması yazması çok zor. Şimdi oturmuş Hüseyin’in arkasından yazmaya çalışıyorum. Çok zor bir durum, ama yazmak dışında bir şansım da yok gibi. Hüseyin ile hep yoldaştık ancak, Datça’da yeniden yolarımız kesişmeden önce aynı birimde çalışmış değildik. Datça’da birlikte önce DKSD (Datça Kültür Sanat Dayanışması) ardından DDP’de (Datça Demokrasi Platformu) birlikte mücadele ettik. Kısa da olsa yaşadıklarımızla bana şunu öğretti: "bir devrimci çaresiz gibi davranmaz, her koşulda mücadele vermek insanlığın boynumuza astığı borçtur". Ahlakın, erdemin en ulusu olan özgürlük ve eşitlik kavgasında sıra neferi olmayı seçti Hüseyin,
Susun Sıra Neferi Konuşsun…
ne önde
ne arkada
sırada
sıramızdaydı..
Ve yanındakinin kanlı başı onun omuzuna eğilince
ona sıra gelince
sayını saydı...
Söz istemez.
Yaşlı göz istemez.
çelenk melenk lazım değil...
SUSUN.
SIRA NEFERİ UYUSUN...
Son telefon görüşmemizde moralinin iyi ama, fiziksel olarak kötü olduğunu söylemişti. Sonraki gün kendi sayfasında bu dizeleri sıralamış…
Susun Sıra Neferi Konuşsun !
Materyalist Bir Evrenin Kodu
bu bir şiir değil,
sistemin log dosyası:
çelişkilerle çalışan bir makinenin
sosyal belleği.
evren bir çarpışmayla doğdu,
ne tanrı "enter"a bastı,
ne de melekler kod yazdı.
madde vardı,
ve madde hareket etti.
biz materyalistiz,
yani maddenin şaka kaldırmadığını bilenlerden.
bir proton gülmez,
ama sınıf ilişkileri bazen kahkaha attırır:
çünkü trajediler,
liberal ütopyaların default ayarıdır.
tarihsel materyalizm,
veri bilimi değil belki,
ama sınıflar arası transferlerin
çok katmanlı analizidir.
bir tür sosyal fizik.
ağaçların değil,
ormanın bütününü gören algoritma.
diyalektik materyalizm mi?
o, çelişkinin kendisidir.
zıtların sürtünmesiyle ısı üretir
ve devrimleri buharla çalıştırır.
tez, antitez,
sonra öyle bir sentez gelir ki
CEO'lar terler,
patronlar markdown dosyasına döner.
emek değer teorisi diyorsun,
bu yalnızca iktisat mı?
hayır.
bir aşçının yaptığı yemeğe
fiyatı garsonun koyduğu sistemde yaşarsan,
tarihsel materyalizm,
veri bilimi değil belki,
ama sınıflar arası transferlerin
çok katmanlı analizidir.
bir tür sosyal fizik.
ağaçların değil,
ormanın bütününü gören algoritma.
diyalektik materyalizm mi?
o, çelişkinin kendisidir.
zıtların sürtünmesiyle ısı üretir
ve devrimleri buharla çalıştırır.
tez, antitez,
sonra öyle bir sentez gelir ki
CEO'lar terler,
patronlar markdown dosyasına döner.
emek değer teorisi diyorsun,
bu yalnızca iktisat mı?
bir aşçının yaptığı yemeğe
fiyatı garsonun koyduğu sistemde yaşarsan,
orada sorun vardır.
artı değer,
bir çorbanın içine
fazladan attığın iki kepçe çabadan
sadece başkasının doymasıdır.
proletarya bunu bilir,
ama midesine değil,
sabaha kadar çalışan script’ine yazmak zorundadır.
aşk?
kapitalist çağda
bir tür içerik üretimi.
erişimi kısıtlı,
ve genellikle premium.
oysa aşkın en doğal hali
sınıfsız toplumda yürüyerek eve dönmek gibi:
telaşsız, tüketimsiz,
ve GPS’siz.
erkek ve kadın,
birbirine dönüşen iki veri tipi gibi;
ikilik yanılsamadır.
toplumsal cinsiyet,
bir CSS dosyası gibi:
sadece görünüşü şekillendirir.
alt yapı,
çoğu zaman çok daha akışkandır.
açık kaynak mı?
o, felsefenin Linux’u.
fikrin mülkiyetini reddeden ilk devrim.
yazılım özgürleşince,
kullanıcılar da özgürleşmeye başlar.
çünkü bilgi paylaştıkça versiyonlanır.
kolektif zihin...
belki de insan türünün
en düşük RAM’de bile
çalışabilen işletim sistemi.
sadece bağlantı ister.
upload değil, etkileşim temellidir.
server değil, dayanışma bazlıdır.
komünal çalışır.
komünist olmak,
sadece üretim araçlarını değil,
kahveyi, sohbeti, umudu da paylaşmaktır.
toplumu tek bir köy haline getirmek değil,
her köyde bir sınıfsızlık örneği kurmaktır.
devrim mi?
format değil yalnızca,
veriyi kurtararak sistemi yeniden inşa etmektir.
evrimle çalışır bazen,
ama gün gelir —
"update available" bildirimi çıkar
ve sen tıklarsın.
tanrı?
varsa bile
root yetkilerini çoktan bırakmıştır.
artık insan yazıyor evrenin kodunu,
biraz hatalı,
biraz şiirsel,
ama kararlılıkla.
bilgi evreni genişliyor,
düşünce de öyle.
her sosyal ilişki bir bağlantıdır.
her sömürü,
ping süresi uzamış bir eşitsizliktir.
ve ütopya?
o da bir kod adı belki,
henüz beta sürümde,
ama tester’lar burada:
biz, sen, ben,
ve mücadeleyi bırakmayan tüm o eski sürüm insanlık.
---
diye yazarak yaralı kanatlı bir devrim bıraktı geriye,
turna ol, bizden önce gidenlere selam söyle….......
Yorumlar (0)