12,5 yılda en az 770 çocuk çalışırken hayatını kaybetti

Bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü… Çocuklarımızın okuması, oynaması, gezmesi, ruhsal ve fiziksel gelişimlerini tamamlaması, sağlıklı ve güvenli yaşaması gerekirken son dönemde derinleşen yoksulluk temelinde (özellikle devlet eliyle de) hızla ve öğrenci, çırak, stajyer adlarıyla işçileştiriliyorlar. Bunun sonucu olarak her yıl en az 60-70 çocuk işçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz; binlerce yaralanma, uzuv kaybı, ruhsal ve fiziksel gelişime vurulan darbeler gözükmüyor bile…

12,5 yılda en az 770 çocuk çalışırken hayatını kaybetti

ISIG Meclisi 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Gününde çalışırken hayatını kaybeden çocuklarımıza dair bir rapor yayınladı. Bu rapora göre son 12,5 yılda en az 770 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. ISIG (İş Sağlığı ve İş Güvenliği) Meclisinin çocuk işçi ölümlerini konu alan raporunu yayınlıyoruz.

Son on iki buçuk yılda en az 770 çocuk işçi ölümü

AKP/Cumhur İttifakı döneminde olgunlaşan neoliberal tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikaların sonucu olarak her geçen gün daha fazla çocuk işçileşti. Diğer yandan çocuk işçi ölümleri ile ilgili resmi verilere baktığımızda Türkiye’de “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışılıyor. Ancak gerçeklerin üzerini örtemezsiniz!

  • * Yüzde 90’ını ulusal basından; yüzde 10’unu ise çocuk işçilerin aileleri, mesai arkadaşları ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla: 2013 yılında en az 59 çocuk işçi, 2014 yılında en az 54 çocuk işçi, 2015 yılında en az 63 çocuk işçi, 2016 yılında en az 56 çocuk işçi, 2017 yılında en az 60 çocuk işçi, 2018 yılında en az 67 çocuk işçi, 2019 yılında en az 67 çocuk işçi, 2020 yılında en az 67 çocuk işçi, 2021 yılında en az 62 çocuk işçi, 2022 yılında en az 62 çocuk işçi, 2023 yılında en az 54 çocuk işçi, 2024 yılında en az 71 çocuk işçi ve 2025 yılının ilk beş ayında en az 28 çocuk işçi olmak üzere, 2013-2025 yılları döneminde en az 770 çocuk işçi hayatını kaybetti…
  • * Ölen çocuk işçilerin 261’i (yüzde 34) 5-14 yaş arasında, 509’u (yüzde 66) 15-17 yaş aralığında. Yani Türkiye’de çalışması yasak olan yaşlarda çalıştırma, tehlikeli işkollarında çalıştırma ve denetimsizlik had safhada.
  • * 5-14 yaş arasındaki çocuk işçilerin hemen hemen tamamı kayıt dışı, sayıları yüzbinlerce ve büyük çoğunluğu mevsimlik tarım olmak üzere, sokakta, tekstil-gıda-metal atölyelerinde ve inşaatlarda çalışıyorlar. 15-17 yaş grubunda ise yine başat çalışma alanı mevsimlik tarım olsa da son yıllarda bu yaş grubunda çalışma şehirlere (sanayi-inşaat-hizmetler) akıyor. Bunun temel nedeni devlet eliyle (örneğin MESEM) işçileştirmedir. Diğer bir önemli neden de başta büyükşehirler olmak üzere Türkiye’nin 81 şehrindeki OSB’lerin açılması, yaygınlaştırılmasıdır. Yani ucuz işçilik ihtiyacıdır; asgari ücretin altında alan, çoğunlukla sigortasız, uzun-yoğun-aşırı çalışan, sendikasız ve hakkını aramayı bilmeyen bir işçi kitlesi…
  • * Genel işçi kitlesi ve iş cinayetlerine göre çocuk işçilerde kızçocuk-genç kadın ve göçmen ölümleri çok daha fazladır. İş cinayetlerinde tespit edebildiğimiz kadın işçi ölüm oranı yüzde 7, göçmen işçi ölüm oranı yüzde 5’tir. Ancak 5-14 yaş grubunda ölen çocuk işçilerin yüzde 20’si kız çocuğu ve yüzde 12’si göçmen çocuktur. 15-17 yaş grubunda ise ölen çocuk işçilerin yüzde 11’i genç kadın ve yine yüzde 11’i göçmendir (ve büyük çoğunluğunun Suriyeli olduğunu belirtelim).
  • * Yine yaş gruplarına dair altını çizmemiz gereken bir husus var. Özellikle daha evvel paylaştığımız raporlar sonrası “5-6 yaşında işçi olur mu” diye itirazlar geldi. Ancak TÜİK’in çocuk işçi raporunun da 5-17 yaşı kapsadığı unutuluyor? Yani devletin kurumu bile bu yaşta çocuğun çalıştığını açıklarken itiraz edilen nedir? Daha iyi anlaşılması için açıklayalım. Son on iki buçuk yılda 5-9 yaş aralığında en az 53 çocuğun çalışırken hayatını kaybettiğini tespit etmişiz. Bu çocuklar elbette fabrikalarda ya da inşaatlarda çalışmıyor ama tüm toplum tarafından da görülmüyor ve bazen “dilenci” ya da “mevsimlik tarım işçisi ailenin çocuğu” diye geçiştiriliyor. Oysa bu yaş grubundaki çocuklarda çobanlık yapan var; ailesiyle beraber mevsimlik tarım işçisi olan (yardımcı, toplayıcı) var, buna özellikle kız çocuklarının çadırda bebek bakımı ve yemek işleri yapmasını da ekleyelim; sokakta mendil satan, atık kağıt toplayan, araba camı silen var…
  • * 10-14 yaşlarında ise yoğun bir mevsimlik tarım işçiliği ve sokakta çalışma devam etse de 10-12 yaşlarından itibaren tekstil ve metal atölyelerinde çalışan çocukları görüyoruz. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları yüzbinlere ulaşan bir çocuk işçi kitlesi oluşuyor. 15-17 yaş grubunda ise bu sayı daha da kitleselleşiyor ve tarım başta olmak üzere konaklama, ticaret, inşaat, metal, tekstil, gıda ve konaklama gibi işkollarında çalışan milyonu aşkın çocuk işçi gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz.
  • * Çocuk işçi ölüm nedenleri de yukarıdaki tabloya bağlı olarak şekilleniyor. 5-14 yaş ve 15-17 yaş grubunda trafik ve servis kazaları birinci sırada geliyor. Çünkü mevsimlik tarım işçisi olan çocuklar tıka basa dolu minibüslerde, traktör kasalarında veya açık kasa kamyonetlerin yaptıkları kazalarda yollara savrulmaktalar. Buna bir de son dönemde artan moto kurye çocukların ölümlerini de eklememiz gerekir.
  • * Özellikle 5-14 yaş çocuk işçi ölümlerinde önemli bir neden boğulmalardır. Mevsimlik tarım işçisi çocuklar içme suyu veya genel kullanım için ihtiyaç olan suları derelerden ve su kanallarından sağlamaktadır. Ayrıca yazın 40 dereceyi aşan sıcaktan korunmak ve yine yıkanma ihtiyacı için girilen bu derelerde ve su kanallarında çocuklar boğulmaktadır.
  • * 15-17 yaş grubunda ezilmeler metal, gıda, tekstil, inşaat ve kimya işçisi; yüksekten düşmeler inşaat işçisi çocukların sıkça karşılaştığı bir ölüm nedenidir. Ölmediklerinde de uzuv kaybı, kırılma gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
  • * Şiddet ise korunmasız olan çocukların (özellikle 5-14 yaş) tarımda, işyerlerinde ve sokakta karşılaştıkları bir ölüm nedenidir. Çocuk işçiler için maruz kalınan fiziksel ve psikolojik şiddet çoğu zaman gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.
  • * Çocuk işçi ölümlerinin en çok meydana geldiği şehirler ise sırasıyla 5-14 yaş grubunda Gaziantep, Şanlıurfa, Konya, İstanbul, Samsun ve Adana; 15-17 yaş grubunda ise İstanbul, Şanlıurfa, Adana, Gaziantep, Antalya ve Konya’dır. İki yaş grubunda da beş şehrin kesişmesi tesadüfi değildir. Şanlıurfa tarımın merkezidir ve eklemek gerekirse birçok şehirde de ölen mevsimlik çocuk işçilerin memleketlerinde ilk sırada Şanlıurfalılar vardır. Şanlıurfa’nın 2 milyon 200 bini aşan nüfusunun yaklaşık 1 milyonu çocuktur ve mevsimlik tarım işgücünün ana kaynağıdır. İstanbul ise sanayi, inşaat ve hizmetlerin beşiğidir. Gaziantep, Adana ve Konya’da ise hem tarım hem sanayide çalışan çocuk sayısı çok fazladır.

Çocuk işçiliği ile mücadeleye!

Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlığını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir, çocuk işçiler sokakta mendil satan veya kağıt toplayanlardır, çocuk işçiler okulu bırakıp sanayide çalışanlardır, çocuk işçiler paket servisi yapan moto kuryelerdir …

Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uluslararası Aile Forumu'nda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesi ile yetinmeyip tekrar Türkiye'deki doğum hızı düşüşüne dikkat çekmesi, bu durumun savaştan bile tehlikeli olduğunu söylemesi ve “2026-2035'i aile ve nüfus 10 yılı ilan ediyoruz” demesi işte bu yüzdendir. Bu politika 2012 yılında Koç’un “Meslek lisesi memleket meselesidir” projesinin devamıdır.

Yani Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Sermaye için çocuk işçilik elzem olarak görülmektedir. Tam da bu noktada (ilerleyen günlerde alt başlıklarını açacağımız) üç temel talebimiz var:

  1. 1. Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır.
  2. 2. Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat bilimin ışığında ve yaşam ile bağı kuran bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
  3. 3. Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale getirilmelidir.

Ancak bunları sistem içinde ifade etmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor. Bu noktada “Çocuk İşçiliği İle Mücadele” ekseninde örgütlenen, orta-uzun vadeye dayalı, her kesimin kendi özgünlüğü ile katıldığı bir “Koordinasyon” çalışmasının başlatılması acil bir görev olarak önümüzde durmaktadır. İSİG Meclisi olarak bizler de gereken sorumluluğu alacağız…

Kaynak: ISIG Meclisi

12,5 yılda en az 770 çocuk çalışırken hayatını kaybetti

 

Derleyen can çınar

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış