Açlığın Kaynağı: Kapitalist Devlet

Kapitalist devlet israfı, kamu kaynaklarının burjuvaziye peşkeş çekilmesi, büyük sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikalar, yolsuzluk ve emperyalist yönetimden ibaret bir soygun düzeni. Gıda israfı, sadece bireysel savurganlık değil, devlet politikalarının doğrudan ürünü – emekçi kitleleri açlığa mahkûm eden bir sınıf savaşı silahı.

Açlığın Kaynağı: Kapitalist Devlet

Açlık, insanlığın en vahşi ve utanç verici yarası – emperyalist kapitalizmin kanlı pençesinde milyonlarca emekçi boğuşurken, küresel gıda üretimi aslında tüm dünyayı doyuracak bollukta! Ama bu bolluk, sömürücü sınıfların ellerinde zehirleniyor: Adil dağıtım yok, etkin kullanım yok. Sorunun kökünde kapitalist devletlerin politikaları, kaynak talanı ve devasa israfı yatıyor. Bu israf, burjuva devletlerin emekçi halkı ezme aracından başka bir şey değil.  Gelin kapitalist devletlerin insanlık lehine sorun çözmekten ne kadar uzaklaştığını birlikte  uygulama ve rakamlar  görelim.

Devletlerin İsrafı: Burjuva Talanının Maskesi

Kapitalist devlet israfı, kamu kaynaklarının burjuvaziye peşkeş çekilmesi, büyük sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikalar, yolsuzluk ve emperyalist yönetimden ibaret bir soygun düzeni. Gıda israfı, sadece bireysel savurganlık değil, devlet politikalarının doğrudan ürünü – emekçi kitleleri açlığa mahkûm eden bir sınıf savaşı silahı. Tarım stratejileri, lojistik çöküntüsü, kaynak yağması ve uluslararası “yardım” maskaralıklarındaki başarısızlıklar, sorunu devasa bir katliama dönüştürüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verileriyle yüzleşelim: Dünya gıda üretiminin üçte biri – tam 1,3 milyar ton – her yıl çöpe atılıyor! Bu katliamın asıl suçlusu, kapitalist devletlerin altyapı talanı, plansız sömürü ve yönetim rezaleti.

Burjuva İsrafının Açlığa Döktüğü Kan

Kapitalist devletler, açlığı şu yollarla besliyor – emekçi halkın kanıyla:

  • Tarım ve Üretimde Sömürü Düzeni: Politikalar dev tarım tekellerini kayırıyor, küçük çiftçileri – yani gerçek üretici gücü – ezer geçer. Küçük çiftçiler küresel gıdanın belkemiği, ama sübvansiyonlar burjuva şirketlere akıyor. Yerel üretim baltalanıyor, gıda güvenliği emperyalist çıkarlara kurban ediliyor. Afrika’da sulama yokluğu, tohum talanı ürün kaybını artırıyor – sonuç: Emekçi kitleler açlıkla zincirleniyor!
  • Lojistik ve Dağıtım Katliamı: İsrafın aslan payı hasat sonrası talanda: Depolama, nakliye, dağıtım. Devletlerin altyapı ihmali – soğuk zincir yokluğu – gıdayı çürütüyor. Ezilen ülkelerde kayıp oranı %30-40’a vuruyor. Hindistan’da milyonlarca ton tahıl, burjuva depoların yokluğunda bozuluyor – proletaryanın ekmeği sermayenin çöplüğünde!
  • Yolsuzluk: Burjuva Hırsızlığı: Kaynak yönetimindeki soygun, açlığı katmerliyor. Gıda yardımları ve sübvansiyonlar, yolsuzluk duvarına çarpıp emekçilere ulaşmıyor. Bazı ülkelerde uluslararası paketler devlet bürokratlarınca yağmalanıyor.
  • Savaş ve Çatışma: Emperyalist Katliamlar: Devletlerin savaş oyunları, açlığın en vahşi silahı. Tarım arazileri yok ediliyor, çiftçiler – emekçi köylüler – göçertiliyor, dağıtım ağları parçalanıyor. Yemen ve Güney Sudan’da milyonlar bu yüzden açlıkla boğuşuyor. Kapitalist devletler doğrudan veya dolaylı katil..
  • Tüketim ve Ticaret: Burjuva Aşırılığı: Gelişmiş ülkeler aşırı tüketimi teşvik ediyor, “estetik” standartlarla tonlarca meyve-sebze çöpe atılıyor (Avrupa Birliği’nin utanç tablosu). İhracata odaklı politikalar yerel güvenliği hiçe sayıyor – Afrika’da ihracat uğruna emekçi halkın ekmeği gaspediliyor.

Rakamlarla Gerçek: Kapitalizmin Kanlı Bilançosu

FAO’nun 2023 raporları :

  • Dünya genelinde 828 milyon emekçi kronik açlık pençesinde – burjuvazinin utancı!
  • Gıda israfının maliyeti: Yaklaşık 1 trilyon dolar – sermayenin cebine akan kan parası.
  • Ezilen ülkelerde kayıpların %40’ı hasat sonrası talanda.
  • Gelişmişlerde ise israf tüketimde zirve yapıyor – burjuva oburluğunun resmi!

Bu sayılar, kapitalist devletlerin altyapı, yönetim ve politikaları insanlığı açlığa zincirliyor.

Reformla Çözüm Mümkün mü?

Kapitalist israfı dizginleyerek açlığı “kısmen” frenlemek mümkünmüş gibi görünür, ancak bu görüntü kapitalist devlet duvarına çarparak yok olur.

  • Tarım Altyapısına Yatırım: Küçük çiftçilere – emekçi köylülere – odaklanın. Sulama, modern depolar ve soğuk zincirler kayıpları sıfırlayabilir. Etiyopya’daki yatırımlar verimliliği artırmış, açlık oranlarını düşürmüş olma örneğindeki gibi…
  • Şeffaf ve Adil Yönetim: Yolsuzlukla savaşın. Bağımsız denetimler kaynakları emekçilere yönlendirir, ama burjuva devlet içinde “şeffaflık” bir illüzyondan başka bir şey değildir.
  • Tüketim Alışkanlıklarını Dönüştürme: Devletler farkındalık kampanyalarıyla halkı eğitsin. Gelişmiş ülkelerde eğitim programları israfı köreltebilir – ama tüketim çılgınlığı kapitalizmin kalbi!
  • Sürdürülebilir Ticaret: Yerel gıda güvenliğini önceliğe alın. İhracat yerine ihtiyaç odaklı politikalar açlığı hafifletir – ama emperyalizm varken sürdürülebilirlik masalı!

Peki, robot teknolojisinin mucizesi yapay zekayı geliştiren burjuva beyinler, bu basit önlemlerle açlığı neden çözemiyor?

Çünkü devlet, özünde burjuvazinin proletarya üzerindeki diktatörlüğü: Hem baskıcı hem ideolojik bir sömürü aracı! Tarihsel bağlamda egemen sınıfın çıkarlarını korur, toplumsal adaletsizliği besler. Kapitalist devlet, eşitsizliğin ta kendisi – bu yüzden açlık onun kanlı gölgesinde yeşeriyor. Reformlarla değil, devrimle aşılması dışında bir yol yok!

Sonuç yerine: Kapitalist devlet devrilmeden açlıktan kurtuluş yok! Proletarya ve ezilen halklar birleşip, açlık felaketini mezara gömeli.  Aksi taktirde açlıktan toplu ölümlerin artacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok….

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış