İktidar Çevrelerinde Çarşı/Pazar Daha da Karışıyor

Ortalık toz duman. İktidar çevrelerinde ‘çarşı pazar karışıklığı’ büyüyor. AKP’nin etkili isimleri arasında, kimi etkili isimlerle bakanlar arasında, akp’li diye bilinen sermaye çevrelerinin basına yansıyan tepkilerinde, cumhur ittifakı içinde, yandaş yayın organları arasında, yandaş yayın organı ile yargı arasında, kimi ‘danışmanlara’ yönelik tepkilerde…vb. Altının çizilmesi gereken nokta, şimdilik doğrudan CBaşkanını hedef almaktan ısrarla kaçınılıyor olunması. Fakat çevresinin ve kimi uygulamalarının topa tutulduğu da bir gerçek. Velhasıl Ortalık fena halde karışık.

İktidar Çevrelerinde Çarşı/Pazar Daha da Karışıyor

Bir Ekim’de yayınlanan yazıya AKP’de ‘Çarşı Pazar Karıştı’ başlığını koymuştum. Erdoğan sonrasına hazırlık olarak, onun yakın çevresinin içerisinde ve iktidarın çeperlerinde güç kavgalarına değinmiş ve herkesin yukarılardan, sıradan bürokratlara kadar muhtemel gelişmeleri etkilemek üzere pozisyon aldıklarını yazmıştım. Kimileri kendi adaylarını allayıp pullayıp etrafına güç yığmaya çalışırken, kimilerinin de muhtemel bir Özgür Özel iktidarına hazırlıksız yakalanmamak üzere konuşlandığı açıktı. Sözün kısası kılıçlar çekilmişti.

Son gelişmeler de gösteriyor ki, bu genel çerçevede yargı başta olmak üzere medya gücü de etkin enstrümanlar olarak saflaşıyor ve bu derin(!) çatışmanın içinde yer alıyorlar.

Ortalık toz duman. İktidar çevrelerinde ‘çarşı pazar karışıklığı’ büyüyor.  AKP’nin etkili isimleri arasında, kimi etkili isimlerle bakanlar arasında, akp’li diye bilinen sermaye çevrelerinin basına yansıyan tepkilerinde, cumhur ittifakı içinde, yandaş yayın organları arasında, yandaş yayın organı ile yargı arasında, kimi ‘danışmanlara’ yönelik tepkilerde…vb. Altının çizilmesi gereken nokta, şimdilik doğrudan CBaşkanını hedef almaktan ısrarla kaçınılıyor olunması. Fakat çevresinin ve kimi uygulamalarının topa tutulduğu da bir gerçek. Velhasıl Ortalık fena halde karışık.

En son Yeni Şafak gazetesinin Mehmet Şimşek’i hedef alan manşeti ile Ali Yerlikaya’yı hedef alan haberleri kavganın şiddetini gösteriyor. Daha M. Şimşek’e yönelik ‘Dayanma Gücümüz Kalmadı’ manşeti tazeliğini korurken aynı gazete Yargıtay 11. Hukuk dairesi Başkanı A. Yaman’ı ağır suçlamalarla hedef aldı. Bu yayın üzerine A. Yaman, gazeteyi ‘çete’ olarak nitelendiren çok sert bir açıklama yayınladı. “…Eyy haramzade, münafık, esfeli safilin Yeni Şafak çetesi, bahsi geçen haber içeriği sadece birini doğrulayın istifa etmezsem şerefsizim…” Gazetenin bir köşe yazarı ise içişleri bakanı Yerlikaya’yı ‘emoji bakanı’ olarak hedef tahtasına koydu.

İktidar Çevrelerinde Çarşı/Pazar Daha da Karışıyor

Dahası var; Epözdemir’in tutuklanması, Can Holding operasyonu, MKE operasyonu-tutuklanan İ. Sayhan’ın Bahçeli’nin kankam dediği S. Yılmazla fotoğrafı hemen basına servis edildi-, Ciner operasyonu, Papara operasyonu, Paramount adımı ve yeniden Can Holding-üstelik bu kez Cüneyt Zapsu paranteziyle-…

Epözdemir’in tutuklanması üzerine Şamil Tayyar: “Uçum başta olmak üzere ‘hatırlı’ çok sayıda isim devrede, Başsavcı Akın Gürlek’i kuşatma altına aldılar” diye yazdı ve CBaşkanını Akın Gürlek’e sahip çıkmaya çağırdı.

Hakeza F. Altun’un görevden alınması. Altun’un görevden alınmasının ardında İ. Kalın olduğu iddiaları basında yer almıştı. İddialar İ. Kalın’ı hedefe koyan Altun’un tasfiye edildiği şeklindeydi. Kalın’ın bir raporuyla, görevden alındığı iddia ediliyor. Bu gelişmeler, Akp ve çevresinde kavganın büyüklüğünü gözler önüne seriyor.

Gazeteci Barış Terkoğlu gelişmeleri değerlendirerek, duyumlarını dikkate alarak, “Belli ki AKP içinde birbiriyle mücadele eden klikler var ve bunlardan biri Can Holding konusunda Erdoğan’ı ikna etmiş. Bazı gazetecilerin sosyal medyada ima ettiği gibi bir bakan kendisine destek bir medya inşa çabasına giriştiyse, ki bu da çok kolay değil, bu operasyonlar devam edecek demektir” diyordu. İşaret edilen bakanın Hakan Fidan olduğu daha sonra basında da geniş olarak yer alacaktı.

Yayın organlarına atanan kayyımlar, TMSF’ye devredilen yandaş sermaye şirketleri, Gözaltına alınan ya da gözaltına alınacağı iddiaları dile getirilen kimi patronlar-Turgay Ciner, Cüneyt Zapsu- ortalığın kısa vadede durulacağına ilişkin işaretler değil. Ortalık daha da karışmaya aday.

Nitekim Abdülkadir Selvi, İmamoğlu hakkında açılan casusluk davasının bir fotoğraf üzerinden yürümesinin yanlışlığına işaret ederken, C. Küçük tele1 operasyonlarına ilişkin 'kayyım atanmasaydı iyiydi' dedi.

Burada anılan ya da basında daha geniş bir şekilde yer alan isimlerin kesişim noktası tabii ki iktidar. Bu da kaydedilmesi gereken önemli bir nokta.

Bütün bu gelişmelerin zirvesinde iki buçuk muhalif TV kanalından biri olan Tele1’e atanan kayyım… Kayyım deyip geçmeyin, o kayyım yakın zamana kadar Yeni Şafak yazarlarından biriydi. Atanır atanmaz tele1 yayınını kestiren ‘hırçın’ şahıs. Bu gelişme ile paralel İmamoğlu’nun ve M. Yanardağ’ın casuslukla suçlanması iktidar yargısının geri adım atmayacağının işareti. İşin bu tarafı, bir tür ‘yumuşama’ ve ‘demokratikleşme’ bekleyenlerin sorunu, onlara hayırlı olsun!

İktidar çevrelerindeki bu toz duman hali, belli ki CBaşkanının taraflar arasında net bir tutum almasına–açıktan ya da el altından-  kadar devam edeceğe benziyor. Şimdilik emin olduğumuz tek şey izlemekle yetindiği. Gerçi bu muhtemel net tutum(!) süreci yumuşatıp sert kapışmaları azaltır mı, onu bilmek de mümkün değil. Yaşayıp göreceğiz.

Not: Bu gelişmelere ilişkin ilk yazı: https://dayanisma-datca.org/akp-de-carsi-pazar-karisti/

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir