Necdet Bulut

Bugün, 8 Aralık 2025. 47 yıl önce, Türkiye’nin bilim ufkunu aydınlatan bir yıldız, faşist kurşunların karanlığında söndü. Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Necdet Bulut, Türkiye'de bilgisayar biliminin öncülerindendi. 26 Kasım 1978 gecesi görevlendirildiği KTÜ'ye giderken, Trabzon yollarında pusuya yatmış faşistlerin çapraz ateşiyle yaralandı. Hastanede verdiği yaşam mücadelesi 12 gün sürdü ve o soğuk Aralık sabahı, 40 yaşında hayata veda etti...

Necdet Bulut

Düşünen insana düşman bir anlayışın hedef aldığı Bilim İnsanı 

Bugün, 8 Aralık 2025. 47 yıl önce, Türkiye’nin bilim ufkunu aydınlatan bir yıldız, faşist kurşunların karanlığında söndü. Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Necdet Bulut, bilgisayar biliminin öncülerindendi. Türkiye Bilişim Derneği Başkanlığının yanısıra Tüm Öğretim Üyeleri Derneğinin de yöneticilerindendi. 26 Kasım 1978 gecesi Karadeniz Teknik Üniversitesine gittiği Trabzon yollarında pusuya yatmış faşistlerin çapraz ateşiyle yaralandı. Hastanede verdiği yaşam mücadelesi 12 gün sürdü ve o soğuk Aralık sabahı, 40 yaşında hayata veda etti. Bu ölüm, sadece bir bireyin trajedisi değildi; düşüncenin, bilimin ve özgür aklın katledilişiydi. Nazım Hikmet’in o yankılanan dizeleri gibi: “Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman.” Faşist ideoloji, işte tam da bu düşmanlıktır – bireye, topluma ve en çok da aydınlanmaya kin kusan bir canavar.

Necdet Bulut’un hikayesi, 1970’lerin fırtınalı Türkiye’sinde başlar. 1938’de Sivas’ın Gürün ilçesinde gözlerini açan Bulut, zorlu yılların ortasında büyüdü. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği okudu, ardından Amerika’da Michigan Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı. Dönüşünde, ODTÜ’de öğretim üyesi oldu; IBM Türkiye’de çalıştı. O, sadece bir akademisyen değildi; sosyalist bir mücadeleciydi de. Emekçilerin hakları için, özgürlük için sesini yükseltti. 1970’ler, sağ-sol çatışmalarının kanla yazıldığı bir dönemdi. Devlet destekli faşist çeteler, solcuları, aydınları, bilim insanlarını hedef alıyordu. Bulut, bu kavgada tarafını seçmişti: Halkın, bilimin ve adaletin yanındaydı. Trabzon’a giderken, o arabada, özgür bir Türkiye hayali taşıyordu. Ama faşizm, hayalleri kurşunla deler. Çapraz ateşle Bulut, direksiyonda vuruldu. Hava yoluyla hastaneye ulaştırıldı. Yolda müdahaleler eksik kaldı. Hastaneye ulaştırıldığında ağırlaşmıştı. 12 gün yaşam için mücadele etti.  8 Aralık’ta,  ümitler kesildi. 

Bu katliam, tesadüf müydü? Hayır. Faşist ideoloji, her zaman düşünene düşmandır. Nazım’ın dizeleri burada canlanır: “Sana düşman” – bireysel özgürlüğe, o arabada yalnız başına yol alan adama. “Bana düşman” – topluma, emekçilere, kolektif bilince. “Düşünen insana düşman” – en vahim olanı, akla, bilime, ilerlemeye. Necdet Bulut, bilgisayar devriminin habercisiydi. 1960’larda, Türkiye’de bilgisayar denince akla gelen ilk isimlerdendi. Algoritmalar tasarladı, sistemler kurdu; geleceği kodluyordu. Ama faşizm, özgür gelecekten korkar. Bilim, sorgular; ideoloji ise emreder. Tarih, bunu defalarca gösterdi. Nazi Almanyası’nda Einstein’ı kovdular, kitapları yaktılar. İtalya’da Mussolini, üniversiteleri susturdu. Bizde de, 1970’lerde faşist çeteler, kampüsleri kana buladı. Maraş, Çorum, Bahçelievler… Her biri, düşünenin mezarıydı. Bulut’un ölümü, bu zincirin bir halkası: Bilim insanı, çünkü solcuydu; solcu, çünkü düşünüyordu.

Peki, faşizm neden bilime düşmandır? Çünkü bilim, dogmayı yıkar. Faşizm, ırkçı mitlerle, lider kültüyle beslenir; bilim ise kanıt ister, eleştiri ister. Bulut’un çalışmaları, makinelerin insanlığa hizmet etmesini hayal ediyordu – eşitlikçi bir dünya için. Ama faşist zihniyet, makineleri bile hiyerarşiye zincirler. Bugün, 47 yıl sonra, bu düşmanlık hâlâ canlı. Dünya, popülist faşizmlerle sarsılıyor: İklim bilimine kulak tıkayan "liderler", aşı karşıtlığıyla halkı zehirleyen propagandalar. Türkiye’de ise, eğitim sistemimiz hâlâ baskı altında; üniversiteler özerkliklerini yitirdi, bilim insanları sürgüne gönderiliyor. Necdet Bulut’un mezarı, Karşıyaka'da. Ama sesi hâlâ yankılanıyor: “Bilim, özgürlük içindir.” Faşizm, onu susturmak istedi; ama susturamadı. ODTÜ’de anılıyor, makalelerde yaşatılıyor, bilişim sektörümüzün temeli olarak anılıyor.

Kırk yedinci yılda, bu dizeleri tekrar etmek farz oldu: Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman. Necdet Bulut’u anmak, sadece bir tören değil; bir direniş. Faşizme karşı bilimi, düşünceyi, insanlığı savunmaktır. Biz, düşünenler olarak, o arabayı yeniden yola çıkaracağız: Özgür, eşit, bilim dolu bir Türkiye için. Bulut’un mirası, kodlarımızda, kalplerimizde. Unutmayalım ki, faşizm bilimi öldürürse, hepimiz karanlıkta kalırız. Ama biz, ışığı yeniden yakarız – düşünerek, sorgulayarak, direnerek.

Necdet Bulut, huzur içinde yat. Senin yolun, bizim yolumuz.

Derleyen mahmut balpetek

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış