Ben bir badem ağacıyım, üstelik Datça’da. Beni tüm dünya tanır. İklimlerin her türlüsü bana uyar; kuzey kutbu, güney kutbu fark etmez. Kısacası dünyanın her yerinde yaşarım. Dağda, ovada... Yeri fark etmez. Çerez dendiğinde ilk akla gelenlerdenim. Hatta çerezlerin bir numarasıyım.
İyi ya da kötü toprağı seçmem; sadece fazla suyu sevmem. Bir zamanlar bir şair benim için "ağaçların aptalı" demiş. Öyledir belki de... Nazik değilimdir ama her türlü zorlu koşula ve susuzluğa dayanırım. Odunum çok sıkıdır. Yeter ki biraz yaşlanan dallarımı budayın. Bu işlem için kış aylarını tercih edin. Kış geldiğinde bol bol yakarsınız kuruyan dallarımı. Datça’da insanlar kışın benim sayemde ısınır.
Aslımı sorarsanız, Akdeniz bitki örtüsünde makilerin içinde atam "şeytan payamı" olarak bilinir. Tadı oldukça acıdır. Somata diye bir sıcak içecek duydunuz mu? İşte o muhteşem içecek benden yapılır. Ege bölgesinde kış aylarının en sevilen içeceklerindendir. Bir de üstüne tarçın eklendi mi, tadına doyum olmaz. Geçmişte kahvelerde bolca bulunurdu; pastanelerde de öyle. Şimdilerde ise kaybolup gitti.
Bazı yerlerde hâlâ benim esansımı kullanarak dondurma yapan ustalar var. Tire’de Ayhan Usta bunlardan en tanınanı... Gerçi onun da yaşı ilerledi. İnsanlar artık sanayi tipi dondurmalara yöneldi. Yine de bazı markalarda bademli dondurmaları görüyorum.
Kendimden söz ediyordum, isterseniz devam edeyim. Bir zamanlar bütün bahçe kenarlarını dolanırmışım. Ama son yıllarda ne yazık ki biraz dışlandım. Yine de Datça’nın her yerinde hâlâ varım. Üstelik buralarda çok da meşhurum. Beni Datçalı çok iyi bilir.
Benim çok önemli bir özelliğim var: Yeni ürün verirken mutlaka başka badem ağaçlarının çiçeklerine ihtiyaç duyarım. Bu yüzden arılar bana çok gereklidir. Ne yazık ki Yarımada’da çıkan yangınlar sonrası arı nüfusu iyice azaldı. Kurak geçen yıllarda çamlar da böcekleri beslemez oldu. Gerçi tozlaşmam rüzgârla da olur. Polenlerim bir şekilde öbür ağaçlara ulaşmalı ki ürün verebileyim.
Bu nedenle çeşitliliğim boldur. Datçalı üretici hemşerilerim bunu iyi bilir. Son yıllarda bu yüzden çeşitlerim de oldukça arttı. Mesela Yaka Köy’den, Nurlu Dedelerin bahçelerinin kenarından çıkan bir türüm de artık dünyaca tanınıyor. Nurlu Mustafa ve Mehmet kardeşlerin adıyla anılıyorum. İriyim, kabuğum sağlamdır. İçim ise tek ve oldukça lezzetlidir. Badem çeşitleri arasında bir numara olduğum söylenir.
Ağacımı uzaktan tanırlar; kırmızı toprağı çok severim. Yani toprağım sıkı olacak. Bir de havadar yerleri tercih ederim. Merak edenler, beni Yaka Köy’ün havadar alanlarında görebilir. Sadece bir derdim var: filiz kuruması. Ne yazık ki ona henüz çare bulunamadı.
Son yıllarda Rüştü adında birinin tarlasından da türedim. Artık "Rüştü payamı" olarak da tanınıyorum. Karaköylüyüm. Çağlam erken çıkar, bol ürün veririm. Kuru bademim de Nurlu kadar lezzetlidir. Biz artık Datça kırsalında bir numarayız.
Şimdi size bir başka çeşidimi tanıtayım. Betçe tarafında "Ak Payam" olarak ortaya çıktım ve ben de meşhur oldum. Payamların en irisiyim. Gösterişli ve fiyatım biraz daha düşük ama olsun. Hem çok boylanırım hem de dallanırım. Badem sıralamasında ikinciyim. İçim yine tektir. Kabuğum narindir, çabuk kırılır ama çok da gösterişlidir. Badem tüccarları beni piyasada hep peşin satar. Son yıllarda çağlalarımdan turşu bile yapıyorlar.
Yukarıda da söylediğim gibi, çeşitliliğim çok fazladır. Artık üretici de bunu fark etti ve beni yakından izliyor. Bazı çeşitlerim Şubat başında ürün vermeye başlıyor. Palamutbükü’nde kışlar ılık geçer, biraz da yağış oldu mu bazı türlerim erkenden uyanır.
İsimlerim çok çeşitlidir. Kimin bahçesinde erken çiçek açıp meyve verdiysem, o kişinin adıyla anılırım. İşte bazı erkenci payamlar:
Erkenci Payamlardan Bazıları
Son yıllarda Türkiye’de ilk meyve veren tür olarak liderim. Şubat ayında tezgâhlarda yerimi alıyorum. Oldukça yüksek fiyatlarla satılıyorum, bu da üreticinin yüzünü güldürüyor.
Ancak bazı bahçe sahiplerinin hınzır davranışları dikkatimi çekiyor. Suyu sevmediğimi bildikleri hâlde, güya tarım yapacağım diye elektrik almaya başladılar. Biliyorum, bu elektriği yarın dikecekleri evlerde kullanacaklar. Hınzırlık işte...
Turizm yeni yeni geliyor buralara. Yerlisiyle yabancısıyla turistler bolca gelmeye başladı. Her gelen yer soruyor. Arazi az olunca, bir de fiyatlar uçunca herkesin iştahı kabarıyor. Bizim de yavaş yavaş sonumuz geliyor. Daha 50 yıl önce bu bölge, adını aldığı palamutla anılırdı. Kocaman gemiler açıklara demir atardı. Pelit toplanır, mavnalarla gemilere taşınırdı. Sentetikler çıktı, pelitin pabucu dama atıldı. Gemi gelmez oldu. Palamutlar bir bir kesildi. Bir zamanlar iğne atsan yere düşmeyecek sıklıkta olan palamutlar yok edildi. Şimdi sıra bana geliyor...
Datça’da Hastalanan Badem Ağacı ve Bir Operasyonun Hikâyesi
Tarih: 18 Temmuz 2024
Hasta: Badem ağacı
Yer: Palamutbükü, Goca Tarla
Operasyoncu: Ayten Fidan (Yaka Köy’denbadem üreticisi Mehmet Fidan’ın eşi)
Yardımcı: Hasan Doğan (Emekli Biyoloji Öğretmeni)
Süre: 45 dakika
Gözlem ve Teşhis:
Badem ağacının dibinde talaş kümesi veya gövde/dal üzerinde bir delik gözlendi.
Operasyon İçin Gerekli Araç ve Gereçler:
Açıklama:
Palamutbükü kırsalındaki Başmak Çukuru mevkiinde, aslen Ali Fidan’a ait GocaTarla’da hastalanan badem ağacına müdahale edildi.
Teşhis: Ağacın dibindeki talaş kümesi… Halk arasında "BK sıçmak" denilen durum... Bu, ağaca kurt girmesiyle oluşan, soymuk borulara verilen zararın dışa vurumu. Eğer müdahale edilmezse ağaç kurur.
İşlem:
Önce kurt deliği tornavidayla genişletildi. Tel sokularak içi karıştırıldı, kurt zayıflatıldı. Ardından hortum takılmış büyük bir şırınga ile deliğe zehir enjekte edildi. Son olarak çamurla delik kapatıldı ve sıvandı.
Sonuç:
Operasyon başarıyla tamamlandı. Ağaç sağlığına kavuştu ve meyve vermeye devam ediyor.
Not 1: Betçe'de ne yazık ki bu tür operasyonları yapacak kalifiye insan gücü bulunmamaktadır. Hastalanan birçok badem ağacı bu nedenle ölüme terk ediliyor. Bunun bir sebebi de gelişen turizmdir. Yeni nesiller bu güzelim ağaçlarla ilgilenmiyor. İlçe Tarım Müdürlüğü’nü bu konuda duyarlılığa davet ediyoruz.
Not 2: 2025 yılı Datça’da tüm badem ağaçları için sağlıklı ve bol verimli bir yıl olsun dileğiyle...
Yorumlar (0)